26 Ekim 2015 Pazartesi

Şantiye Stajı


1. gün - 01.06.15
















1 haziran 2015’te İntaya EYG İntes’in yapımını gerçekleştirdiği 678 konut, 10 ticari üniteden oluşan Evvel İstanbul şantiyesinde stajıma başladım.

Stajımın ilk günü Dizayn ofisteki mimarlarla ve proje müdürüyle tanıştım ve örnek daireleri gezerek projeyi daha iyi tanımaya çalıştım.











   














 2. gün - 02.06.15

Stajımın ikinci gününde C1, C2, C3 ve A1 bloklarında yapılan alçı sıva imalatlarını ve yapım sırasında dikkat edilmesi gereken hususları inceledik.

































Alçı sıva imalatına başlamadan önce tuğla duvar imalatlarındaki boşluklar (elektrik borusu, sıhhi tesisat boşlukları vs.) tamirat yapılarak dolduruluyor. 

Aynı zamanda beton yüzeylere alçı sıvanın daha iyi tutunabilmesi için aderans arttırıcı betokontakt sürülüyor. 
Bu işlemlerin ardından kapı pervazı, pencere pervazı gibi malzemelerle kapanmayacak olan tüm köşelere galvaniz köşe profilleri yerleştiriliyor. Kullanılan su ve malzemelerin temizliğine dikkat edilmelidir. Sıva Alçısı uygulaması yapılacak yüzeyler toz, kir, yağ v.b. gibi tutunmayı önleyecek kalıntılardan arındırılmalıdır.

Uygulama yapılmadan önce delik ve çatlaklar onarılmalıdır. Metal yüzeyler uygulanmadan önce paslanmaya karşı korunmalıdır.


3. gün - 03.06.15




Harç 6-6.5 litre suya 10 kg sıva alçısı oranında hazırlanmalıdır. Kabın içine önce su konur ve ardından sıva alçısı sepelenir. Alçının suyu emmesi için yaklaşık 2 dakika beklenir. Mala yada el mikseri ile iyice karıştırılarak, harcın homojen bir kıvama gelmesi sağlanır. Karıştırmada mekanik karıştırıcı kullanılıyorsa düşük devirde çalıştırılmalıdır. çünkü yüksek devir alçı tüketimini arttırır, erken donma gibi aksaklıklara neden olur. Alçının topaklanmaması için karışımdan sonra harca su yada alçı ilave edilmemelidir.





Kapı kasalarının ve sıva kalınlığının aynı olması için kapı boşluklarına önceden hazırlanmış demir şablonlar yerleştirilir.

Uygulama kalınlığı, tek katta en az 5 mm. En çok 2,5 cm olmalıdır. İkinci kat işlemi gerekiyorsa, birinci kat prizini almadan uygulama yapılmamalıdır.
Perlitli sıva alcısı, sıva küreği ve mala kullanılarak yüzeye uygulanır. Alüminyum mastar kullanılarak yüzey düzgün hale getirilir ve harç fazlası alınır.

Yaklaşık 1 saat sonra, sıva yeterince sertleştiğinde çelik mala kullanılır. Tıraşlama işlemi ile yüzey pürüzleri alınarak düzeltilir.







4. gün - 04.06.15


Tuğla duvar - betonarme eleman birleşimlerinde farklı malzeme esnekliklerinden dolayı oluşabilecek çatlakları önlemek için en az 20 cm genişliğinde alkali dayanımlı file kullanılıyor.
Bu hazırlıklar tamamlandıktan sonra  alçı sıva yapılacak tüm yüzeylerde mastarında ve bir duvarda baştan sona aynı hizada olacak şekilde metal anolar yerleştiriliyor.Yerleştirilen anoların arası alçı-sıva harcı ile dolduruluyor ve mastar yardımıyla düzeltiliyor.


Tüm köşe ve merkezler alçı köşe profili ile bitirilmelidir.

Köşe dönüşlerinde yatay ve düşeyde alüminyum köşe profili kullanılmalıdır. Merdiven alınlarında özellikle köşe profili uygulanacaktır.

Kör kasa ile duvar arasında oluşabilecek boşluklar xps levha  ile doldurulmalı, sonra alçı sıva ile sıvanmalıdır.


5. gün - 05.06.15

Sahada yapılan imalatların nerelerde yapıldığını not edip saha genelinin fotoğraflarını çektim.





6. gün - 08.06.15

Dizayn ofisten aldığım bilgilere göre A2 blok 1. kat planının detay ölçülerini inceledim. Ölçü verirken dikkat edilmesi gereken yerleri öğrendim.

Ölçülendirmeyi  kategorize ederek ustaların anlayacağı şekilde düzenlemeyi öğrendim. 
Özellikle tuğla duvar imalatlarında ölçülendirme yapılırken pencere, kapı boşluğu gibi yerlerin ölçüleri ve yüksekliklerinin, bu boşlukların en yakın duvara veya kolona uzaklıklarının verilmesinin ustaların imalat yaparken hata yapma ihtimalini azalttığını öğrendim.
































7. gün - 09.06.15

Topuk betonu, tuğla duvar imalatlarından önce yapılır. Bu projede topuk beton imalatları tüm binaların dış duvarlarının ve ıslak hacim (banyo, wc) duvarlarının altına yapılıyor. 

Topuk betonunun yapılma amacı su yalıtımı yapıldığı sırada izolasyon malzemesinin duvara daha kolay yapışmasını sağlamak ve kullanım ömrü boyunca oluşacak kopmaları engellemektir. Ayrıca topuk betonu pencere boşlukları ve balkonlara da yapılır. Buradaki amaç da aynı şekilde su yalıtımının yapılmasını sağlayacak yüzey oluşturmaktır. 



8. gün - 10.06.15

Dış duvarlarda 19 cm , iç  duvarlarda 13.5 cm, 8.5cm tuğla bloklar kullanılmıştır. Tuğla duvar imalatları yapılırken öncelikle projedeki ölçülere uygun şekilde bir sıra halinde tuğla duvarın aplikasyonu (yer belirlemesi) yapılır. Bu bir sıra halindeki tuğla duvar pencere, kapı, gömme rezervuar boşluklarının yerini belli eder. Örülmüş olan bu kısa duvar şantiye deyimiyle ‘’terazisinde’’ olmalıdır. Yani, duvarın her yerinde yükseklik aynı olmalıdır. İmalatı yapan ustalar taksimat denilen bu işlemi tamamladıktan sonra kontrol mühendislerini çağırarak yapılan imalatta herhangi bir hata olup olmadığının kontrolünü sağlarlar. Kontrol sırasında duvarın terazisine, duvarlar arasındaki ölçülerin doğruluğuna, kullanılan tuğla duvar malzemesinin doğru olup olmadığına, kapı-pencere-rezervuar boşluklarının doğru yerleştirildiğine 90 derece ile birleşmesi gereken duvarların gönyesine bakarak imalatın doğruluğunu kontrol ederler. Böylelikle duvar imalatı tamamlanmadan olabilecek imalat hatalarının önüne geçilir. Kontrol tamamlandıktan sonra duvar imalatına devam edilir. 








Ankraj laması; tuğla duvar ile betonarme elemanlarının birbirine daha fazla kenetlenmesini sağlayarak olası deprem,rüzgar gibi etkilere maruz kalan yapılarda betonarme elemanlar ile duvarların birlikte hareket etmesine katkıda bulunur.Beton perdeye bitişik yerlerde duvar betona üç noktadan ankraj lamasıyla tespit edilir. Ankraj laması perdeye çivi ile tutturulur. Böylelikle duvarların zeminle olan ilişkisi daha sağlam olur.







9. gün - 11.06.15




İlk sıra duvarın kontrol edilmesinden sonra ustalar duvar imalatına devam ederler. Duvarın düşeyde düzgün olması için tavandan zeminde daha önce örülmüş olan tuğla duvara kadar ip gerilir. İmalat yapılacak yerde, duvar uzunluğuna göre maksimum 2 m aralıklarla şakül ipi tavana çakılır. Her sıra duvar imalatında (yatayda) terazi ipi kullanılır. Tuğlalar örülmeden önce ıslatılarak, tozsuz ve temiz olmaları sağlanır.











Ayrıca gömme rezervuar, kapı boşlukları da yapılırken görsellerde görüldüğü gibi gaz beton veya betonarme lento kullanılıyor.
Lento Ebatları;
Kapılarda: 13,5/8,5x10x (Kapı genişliği+2x30) cm
Kapılarda lento yüksekliği: 10 cm.
Pencerelerde: 13,5x15x (Pencere genişliği+2x30) cm
















10. gün - 12.06.15

Tuğla Bloklar: 19, 13.5, 8.5 cm kalınlıklarda kullanılıyor. Dış et kalınlığı 1,8 cm. den iç et kalınlığı da 0,8 cm. den az olmamalıdır. İyi pişmiş delikli tuğlanın her üç istikametteki basınç direnci 50 Kg/m2 den az olmamalıdır.

Donatılı Lento/Hatıl: Kapı ve pencere boşlukları ile yatayda 3,5mt, düşeyde 5 mt’de bir lento/hatıl yapılır. 

Harç imalatı: Yarım tuğla duvarlarda 300 kg. dozluk çimentolu, daha kalın duvarlarda 250 kg dozluk çimentolu, az kireç katılmış harç kullanılır. Duvar tamamen kurumadan en azından iki yüzden birden sıvaya başlanmamalıdır.
Duvar imalatı tamamlandıktan sonra duvarın üst kısmında kalan boşluklara öncelikle ahşap kama çakılarak duvarın hareket etmesinin önüne geçilir. Ardından kamalar arasında kalan boşluklar poliüretan köpük ile doldurularak ses ve ısı iletiminin önüne geçilir.

Duvar imalatları hava koşularının uygulamaya elverişli olduğu durumlarda yapılacakken, +5°C’den düşük ve +35°C dereceden yüksek sıcaklıklarda ve yağmur altında duvar imalatı yapılmayacaktır.

İmalatı tamamlanan katlar kontrol mühendisleri tarafından duvarların mastarı, terazisi, gönyeleri tekrar kontrol edilir. Hata var ise düzeltilmesi sağlanır.



11. gün       15.06.15


 Mutfaklarda seramik gelecek yüzeyler alçı sıva yapılmayarak boş bırakıldı. Bu yüzeylere daha sonra çimento esaslı sıva uygulaması yapılıyor. Buradaki amaç seramiklerin altındaki sıvaya daha iyi tutunabilmesini sağlamaktır. Ayrıca seramiklerin suyla temas etmesinden sonra altındaki sıvanın duvar yüzeyinden kopması engellenmeye çalışılıyor. 









Alçı sıvaların suya karşı dayanımı ve direnci düşüktür. Bu nedenle ıslak hacimlerde, dış cephelerde ve seramik yapılacak yüzeylerde çimento esaslı sıva uygulaması yapılır. Bu sıvanın kalınlığı ortalama 15-20 mm arasındadır.








12. gün     16.06.15



Sıvası tamamlanan yerlerden temiz su tesisatı, gömme rezervuar, pis su tesisatı, klima tesisatları geçiliyor. Böylelikle mekanlar bir sonraki imalatlara yani seramik, şap, boya gibi imalatlara hazırlanıyor.

Gömme rezervuarların montajı tamamlandıktan sonra duvarda kalan boşluklar tuğla parçalarıyla doldurularak üzerine tekrar sıva yapılıyor.
Temiz su tesisatları sıvadan sonra yapılıyor. Sıvada oluşan boşluklar tekrar tamir ediliyor. Böylelikle bir sonraki imalat için düz bir yüzey elde edilmiş oluyor.




13. gün     17.06.15

Sahada yapılan imalatların nerelerde yapıldığını not edip saha genelinin fotoğraflarını çektim.



14. gün      18.06.15





Metal takviye sacları, profilin kesit geometrisine bağlı olarak en az;
-Orta kayıtlarda 2.5 mm et kalınlığında kutu profil,
-Kasalarda 1,5 mm. et kalınlığında kutu profil,
-Kanatlarda 2,5 mm. et kalınlığında U profil sac kullanılacaktır.Bu saçların pasa karşı galvanize edilmiş olması gerekir.
Kör kasanın yapılma amacı PVC doğramanın montajının yapılmasıdır. Aynı zamanda farklı katlardaki aynı pencerelerin ölçü farklılıklarını ortadan kaldırıp hizalamanın aynı olmasını sağlar.Kör kasalar doğrama profilleri ile uyumlu ölçülerde 50x30mm, en az 2 mm et kalınlığında galvanize kutu profillerden oluşuyor. İşlemden sonra tuğla duvar ile kör kasa arasındaki boşluklar sıva ile doldurulur ve sıva sonrasında üzeri epdm örtü ile örtülür.









15. gün     19.06.15


Islak hacimlerde su yalıtımı yapılması:
Su yalıtımı şap dökülmeden önce yapılır. Bunun sebebi projede banyo ve WC’lerde yerden olması olmasıdır. Zemindeki toz,kir gibi izolasyon malzemesinin yüzeye tutunmasını engelleyecek cisimler temizlenir.

Hazırlık:
  • Betonda oluşan çatlaklar tamir harcı yardımıyla düzeltilir.
  • Beton dökülürken döküme uzun süreli ara verilmişse zeminde soğuk derzler (çatlak benzeri birleşim hataları) oluşur. Yalıtım yapılacak yerlerde bu tarz birleşimler varsa birleşim yeri V şeklinde açılır. Yüzeyi temizlendikten sonra araya tamir harcı ile dolgu yapılır. Bu işlem üzerine de en az 20 cm genişliğinde alkali dayanımlı file uygulaması yapılır. 
Uygulama:
  • Uygulama yapılan mekandaki köşelere, birleşim yerlerine pah bandı uygulanır. Pah bandı olmayan durumlarda birleşim detayları ovalleştirilir ve harca file eklenir.
  • Uygulama katları arasındaki süre 1 tam günü geçmemelidir ve bir sonraki kat alttaki katın sertleşmesinden hemen sonra uygulanır.

16. gün     22.06.15

Yalıtım yapılacak yüzey mutlaka su akışına imkan verecek şekilde eğimlendirilmiş şekilde olmalıdır. Yüzey betonarme ise ve gerekli eğim sağlanmamışsa zemin üzerine şap dökülerek eğim verilir.
Eğimli beton yüzeyi veya eğimli beton şapı perdah ile düzgün yüzey elde edilir.

Hazırlık:
  • Yüzeydeki toz, kir gibi malzemeler temizlenir ve perdah ile düzeltme işlemi yapılır.
  • Önceki işlemlerde de olduğu gibi yüzeyde oluşan yarık, çatlak gibi boşluklar tamir harcı ile dikkatli bir şekilde doldurulur.
  • Soğuk derzler olması durumunda oluşan boşluk V şeklinde ayrılır, ardından tamir harcı ile doldurulur ve önlem amaçlı alkali dayanımlı file kullanılır.
  • Bu işlemler ardından zeminin kuruması beklenir. Poliüretan sıkılması için zeminin kuru olması gerekir.
Uygulama:
  • Su yalıtımı, şap kaplamasının hemen üzerinde yapılır.
  • Perde-duvar birleşim yerlerinde grout harcı ile 4cm x 4cm pah yapılır. Üzerine alkali dayanımlı file uygulanır.
  • Uygulama katları arasındaki süre 1 günü geçmemelidir ve bir sonraki kat alttaki katın sertleşmesinden hemen sonra uygulanır.
  • Yapılan yalıtım parapet duvarlarında da 20 cm olacak şekilde devam ettirilir.

17. gün         23.06.15

Sahada yapılan imalatların nerelerde yapıldığını not edip saha genelinin fotoğraflarını çektim.






18. gün     24.06.15

Şap kaplamalar genellikle döşemelerde tesviye betonu (düzeltme betonu), duvarlarda kaba sıva üzerine yapılır ama özel durumlarda tesviye betonsuz ve kaba sıvasız yapılabilir.
Yüzey düzgün hale gelecek şekilde mastarlanır ve perdahlanır.
Açıkta yapılan şaplarda, güneş, yağmur ve dondan korunmak için şap yüzey kağıt, hasır, kum, talaş gibi malzemeyle örtülür.
 Şapın sertleşmesi tamamlanana kadar şap, çatlamaları önlemek amacıyla mevsime göre sulanır veya nemli tutulur.

Şap yüzeyleri mastarında yapılmalı ve çukur, pürüz olmamalıdır.
Yapılacak şap imalatı 1 m3 kuma 350 kg çimento katılarak elde edilen KURU sistem harcın şap pompası yardımı ile yapılacaktır.



















19. gün      25.06.15

  • Seramik ve Granit Seramik Kaplama yapıştırma olarak yapılacaktır.
  • Yüzeyin düzgünlüğü 2 metrelik bir mastar ile kontrol edilir ve seramik döşemesine zarar verebilecek tüm pürüzler, çukurluklar düzeltilir.
  • Yüzeyin sağlamlığını kontrol etmek için sivri uçlu bir aletle çizikler atılır. Sağlam olmayan yüzeylerde düzeltme yapılır.
  • İşleme başlamadan önce yüzey temizliği yapılıp, yüzey nemlendirilmelidir. Yapıştırma işlemi için ortam sıcaklığının +5 ile +35 °C arasında olması gerekir.
  • Duvarda yapılan yapıştırma işleminde duvarların aderansını artırmak için sivri uçlu bir alet yardımıyla duvarda çentikleme yapılmalıdır. İyi bir yapıştırma için lastik çekiç yardımıyla kuvvet uygulanarak hava dışarı atılmalıdır.
  • Kaplama işlemi başlamadan önce zemin veya duvara aplikasyon yapılmalı oluşabilecek aksaklıklar önceden tespit edilir.
  • Kaplama işlemi sırasında projede belirtilen derz aralılarına göre derz artısı kullanılmalı ve kaplama işlemi sürekli terazi ve mastar kullanarak kontrol edilmelidir.

Uygulama öncesi yüzey temizlenir ve nemlendirilir.

  • Seramik yapıştırıcısı kuruduktan sonra derz dolgsu uygulaması yapılır.



20. gün    26.06.15

Sahada yapılan imalatların nerelerde yapıldığını not edip saha genelinin fotoğraflarını çektim.


















25 Ekim 2015 Pazar

Gezi Stajı

Gezi Stajı 1. gun



Gezi Stajımın ilk günü Roma'daydım.İlk gittiğimiz yer Santa Maria Maggiore Bazilikası'ydı. Tavanı tamamen altın varaklı olan bazilikaya pazar günü gittiğimiz için bir de ayine katılmış olduk. Kilisenin nefi ve nef mozaikleri 5. yyda yapılmıştır. Romanesk çan kulesi ortaçağdan kalmadır. Farklı mimari tarzları içinde barındırır.







Sokaklarda biraz turladıktan sonra Roma'nın en ünlü yapılarından biri olan Colosseum'a geldik. Amfitiyatro olarak da kullanılan bu yapı gladyatör dövüşleri, hayvan dövüşleri, hayvan ve insan dövüşlerinin yapıldığı bir arenadır. 60.000 kişilik kapasitesi vardır.


Colosseum'un ardından hemen yakınındaki Roman Forum'u gezdik.
Antik Roma'nın geliştiği merkez bölgesi olan Roman Forum'un çoğu kısmı yıkılmış haldedir. Ticaret, iş, adalet ve ibadetin gerçekleştiği yer de denebilir.




2. gün




Pantheon Antik Roma'nın tüm tanrıları için yapılmış bir tapınaktır. 43 metre çapındaki kubbesiyle oldukça görkemli olan bu binaya kubbenin tepesindeki delik dışında ışık girmez. Bu delik binanın 4 tarafında bulunan heykelleri günün belirli saatlerinde aydınlatır. Yağmurlu havalarda giren suyun akması için de zeminin bazı kısımları eğimlidir.

Piazza Venezia'da bulunan Monument of Vittorio Emanuele II anıtına geldiğimizde büyüklüğü dikkatimizi çeker. Bu anıt saf mermerden yapılmıştır. Antik Roma'daki neoklasisizm akımının etkisiyle yapılmış bir anıttır.






3. gün

        

Roma'nın merkezine çok uzakta olan Castel Giubileo'daki hotelimize varmak için yola çıktık fakat yanlış otobüse bindiğimiz için sabahın 5'inde kendimizi Vatikan'da bulduk. Sokakta 2 saat uyuduktan sonra yoldan geçen rahibeleri takip ederek Vatikan'a ulaştık. Dünya'nın en büyük 2. bazilikası olan San Pietro Bazilikası'nı ziyaret ettik. 23.000 metrekarelik araziye kurulan bu bazilikanın 60.000 kişilik kapasitesi vardır. Barok mimari örneği olan bu kilisenin de kubbesinin çapı 41 metredir. Bazilika'nın önünde bulunan San Pietro Meydanı elips şeklinde olup ortasında 25.5 metrelik bir Mısır dikilitaşı bulunur. 


Bir sonraki durağımız Vatikan Müzesi oluyor. 54 galeriden oluşan bu müzedeki en ünlü kısım Sistin Şapeli'dir. Michelangelo'nun önemli eserlerinin bulunduğu şapelin duvarları fresklerle kaplıdır.





Piazza della Repubblica'da tüm günün yorgunluğunu attıktan sonra meydana yakın iki kiliseyi daha gezdik. Civardaki kiliselerden birine gittiğimizde Bernini'nin ünlü The Ecstasy of Saint Teresa heykelini görürüz.

Sant'Ignazio kilisesinde tonoz üzerine çizilmiş freskler görüyoruz. Bu freskler 2 boyutlu olmasına rağmen belirli bir noktadan yukarıya bakıldığında 3 boyutlu görüntüler hissi verir. Kilisenin ilerisine gittiğimizde de başka değişik göz oyunlarıyla karşıyoruz.









4. Gün

4. günümüzde Floransa'daki Duomo Katedrali'ne gittik. Geç gotik ve romanesk özelliklerini taşıyan kilise pembe, beyaz ve yeşil mermerlerle yapılmıştır. İç kısmı dışına göre daha sadedir. Dünyanın en büyük katedrallerinden olup kubbesinin çapı 42 metredir. Hemen yanında bulunan çan kulesine veya katedralin kubbesine yaklaşık 500 basamakla çıkılabiliyor.





Duomo'nun yanındaki Florence Baptistry ise küçük bazilika da denilebilecek bir yapıdır. Tavanda "The last judgement" resmedilmiştir. Sekizgen plana oturtulmuş yapının kapılarına "Cennetin Kapısı" gibi özel isimler verilmiştir.



Palazzo Vecchio 14. yyda inşa edilmiş bir saraydır. Belediye sarayı olarak kullanımıştır.  Michelangelo'nun Zafer heykelini burada görebiliyoruz. Aynı zamanda önünde de Davut heykeli bulunur.









5. Gün

Yine sokakta yatıp birkaç yerden kovulduktan sonra sabah 4.30 treniyle Pisa'ya gidiyoruz ve orada gündoğumunu görme şansı yakalıyoruz. Şehir katedralinin çan kulesi olarak yapılan Pisa Kulesi, 8 katlıdır ve 56 metre yüksekliğindedir. Zemindeki çökme yüzünden her sene bir miktar eğiliyor.





Tekrardan Floransa'ya dönüyoruz. Vecchio Köprüsü 2. Dünya Savaşı'ndan sonra burada yıkılmayan tek köprü. Günümüzde kuyumcu dükkanları gibi çeşitli dükkanlar var.




San Lorenzo Bazilikası'na gittiğimizde ise Medicilerin çoğunun mezarının burada olduğunu öğreniyoruz. Şapellerin Brunelleschi tarafından dizayn edildiği söylenir.



Uffizi'de ise birçok ünlü eseri görmek mümkün. Sağdaki eser ise Botticelli'nin eseri Venüs'ün Doğuşu.





Floransa'daki son durağımız ise Medici Riccardi Sarayı. Rönesans mimarisi örneklerinden olan bu saray 3 katlıdır. En alt kattan üst katlara gidildikçe kat yüksekliği azalır ve o dönemde en üst katta hizmetliler bulunur.






6. Gün


Venedik'e gittiğimizde ilk gördüğümüz yerlerden biri Rialto Köprüsü'ydü. Yarısı hala tadilatta olan köprü ilk olarak ahşaptan yapılmıştır. Ardından 16. yüzyılın başında taş köprü olarak yenilendi. Buradan sonra Venedik'in en ünlü yapılarından biri olan San Marco Bazilikası'na gidiyoruz. San Marco Meydanı'nda bulunan bu bazilika Bizans mimarisinin en iyi örneklerinden biridir. Yunan haç planı üzerine inşa edilmiştir ve 5 tane kubbesi vardır. En büyük kubbeden bakılan manzara Venedik'in en güzel manzarasıdır denir. Biz iç kısmına giremedik ama bazilikanın 50 metre boyundaki çan kulesine çıktık. Çökmesinden 10 yıl sonra tekrardan yapılmıştır bu kule.


Solda görülen köprü Ahlar Köprüsü'dür. Eski esirler ve suçluları sorgu odasına götürmek için yapılmış bir köprüdür. Suçluların Venedik'i son defa buradan gördükleri söylenir ama üzerindeki pencerelerde desen vardır bu nedenle pek de bir şey görülmüyor.

Sağdaki yapı ise San Zaccaria Kilisesi'dir. İç kısmındaki sivri kemerler gotik özeliği taşır ve mermerlerden yapılmış oldukça yüksek sütunları vardır. Birkaç kubbe ile bitirilen yapıda kubbeler oldukça sadedir.


7. Gün

Milano'ya geldiğimizde ise gotik mimarinin bariz olduğu bir katedralle karşılaşıyoruz. Duomo avrupanın en büyük 4. katedrali ve yapımı 500 yılda tamamlanmış.








Duomo'nun içine girdiğimizde ise tarif edilemez duygular yaşıyoruz. Simetrik bu yapı haç planı üzerine yapılmış ve koyu renk dev sütunlar kullanılmıştır. Oldukça yüksek olan bu katedralde gotiğin en önemli özelliği olan "kendini böcek gibi hissetmek" durumunu biz de yaşıyoruz.








La Scala ise dünyanın en ünlü opera binalarından biri. 2.250 kişilik kapasitesi vardır. Özel odalarla izlenme yerlerine gidilebiliyor.

Milano Galleria ise Milano'nun alışveriş denilince akla gelmesinin sebebi. Piazza del Duomo ile Piazza Scala'yı bağlayan bu yarı açık yapının üst kısmı camdan yapılmış kubbeler ile kapatılmıştır ve 4 tane girişi vardır. Camların kullanımından da anlaşıldığı gibi 1800lü yıllarda yapılan modern mimari örneklerinden biridir.

8. Gün



Kaybola kaybola Barselona'ya gelmeyi başardıktan sonra ilk gittiğimiz yerlerden biri La Sagrada Familia'ydı (Kutsal aile anlamına gelir.)
İlk olarak çok farklı bir şekilde yapılacakmış ki Gaudi 1883 yılında projenin başına geçirilmiş. Ömrünün oldukça büyük bir kısmını buna harcamış Gaudi fakat kilise hala bitirilmemiştir. Yüksekliği 125 ve 170 metre arasında değişen 4 adet kulesi vardır. 10.000'den fazla kişi kapasitesi olan bu kilisenin iç mekanına girdiğimizde oldukça yüksek sütunlarla karşılaşırız fakat Duomo'daki gibi bu yükseklik bize kendimizi böcek gibi hissettirmez aksine oldukça ferah bir iç mekan oluşturulmuştur. Gaudi'nin amacı doğayı burada tasvir etmekmiş ve sütunların yukarıya doğru açılması da bize ağaç çağrışımı yapıyor.

 Vitraylar sayesinde ise iç mekan farklı renklerle aydınlatılmış ve bu nedenle mekan daha da doğayla bağdaştırılmış bence. Dış kısmında ise bazı heykellerin soyutlandığını görürken bazıların da oldukça detaylı olduğunu görürüz ve hiçbir duvar düz değildir.


9. Gün


Yine Gaudi'nin eserlerinden biri olan Casa Mila'dayız. Daire ve ofislerden oluşan bir yapıdır. Görüldüğü gibi yine dış cephede düz duvar kullanılmamıştır. Gaudi burada dalgalı deniz imgesi yapmak istemiştir bu nedenle de balkolarda dökme demir kullanmıştır ve bu demirlerin şekli yine geometrik bir form değildir.






Casa Mila'nın çatısına geldiğimizde ise heykelsi yapılar görüyoruz. Bu ne ki acaba derken bu küçük heykellerin aslında baca olduğunu öğreniyoruz. Bu bina günümüzde ofis olarak kullanılıyor.






 Barselona Katedrali, gotik mimarisi ile dikkatimizi çekiyor. Bir roma tapınağı ve mağribi camisinin üzerinde yükselen bir yapıdır.
Chapel of Christ buradaki en iyi gotik mimari örneği.

Bu katedralde diğer kiliselerden farklı olarak avlusu bulunur. Avlunun etrafında bulunan kazlar katedralin yapılış öyküsüne ithafen bulunuyor.







10. Gün



Casa Batllo ise en etkilendiğim Gaudi eserlerinden biri oldu. Dış cephesi kafatası, omurga ve kemiklerden etkilenerek oluşturulmuş. Bu nedenle buraya "Kemikler Evi" de denir. Çatısında ise ejderha derisi şeklinde mozaikler bulunur.
Sıradışı cam şekilleri ve camlarda kullanılan vitraylarla iç mekandan dışarısı bile daha farklı geliyor.



Sağdaki fotoğrafta ilk kattaki bir odanın tavanını görüyoruz. Burada tavan ile duvarlar arasında keskin bir geçiş yerine yumuşatılmış organik bir geçiş kullanılmış.





Aynı zamanda bu çizgilerin duvarla birleştiği yerde ise bir açıklık bulunuyor (kapı, cam vs).







Park Güell'in diğer ünlü binalardan uzak olması ve ulaşımı çözemememiz yüzünden yağmur altında yürüyerek amacımıza ulaştık. Yürüyüş yolunun altında bulunan kolonlar taştan yapılmış fakat gerçek ağaç gibi görünüyor.


Aşağı inince Gaudi'nin mozaiklerle kapladığı oturma yerlerinin bulunduğu terası gördük. Terası sağ fotoğraftaki sütunlar taşıyor ve terasın alt kısmına girdiğimizde de tavanın düz olmadığını görüyoruz. Merdivenlerden aşağı inice ise buranın neredeyse sembolü olan mozaik kaplı kertenkeleyi görüyoruz(bukalemun da olabilir). Olduğumuz yerin karşısında ise 2 bina var. Biri Gaudi müzesi olan bu binaya biz giremedik. Ama Park Güell genel olarak mozaiklerle dolu bir yer diyebiliriz.



Barcelona Pavilion ise Mies van der Rohe'nin bir eseri. Modern mimarlığın örneklerinden biri olan bu yapıda yataylık hakimdir diyebiliriz. Saçaklar,  yarı açık mekanlar ve şeffaf yüzeyler ile iç mekan-dış mekan sınırının belirsizliği ön plandadır. Derin olmayan ama büyük havuzlar bulunur. Bu havuzlar su aynası işlevi görür. 








11. Gün

11. günümüzde madride gittik. İlk gittiğimiz yer Royal Palace of Madrid'ti. Zenginliğin ne kadar kötü bir şey olduğunun en iyi örneğidir bence. Porselen odası, yeşil oda, sarı oda gibi birçok değişik temalı odası vardır. İçeride şapeller bulunur. Rokoko çin işleri oldukça fazladır.
Ortada büyük bir avluyu çevreleyen sarayın karşısında da bir kilise bulunur. Her kraliyet sarayının karşısında bir katedral bulunurmuş ama bu sarayın katedrali uzunca bir süre sonra yapılmış.


Almudena Katedrali, 1623 yılında ilk taşı konulmasına rağmen birtakım talihsizlikler yüzünden yapılamamış ve esas yapımına 1993 yılında başlanmış. Ben de ilk girdiğimde oldukça şaşırmıştım çünkü tonozlardaki süslemeler moderndi. Dış cephesi neoklasik tarzda, içi neogotik tarzdadır.





















Plaza Mayor 1619 yılında yapılmış etrafı binalarla çevrili bir meydan. Konut olarak inşa edilen bu binaların birbirine bakmasının sebebi meydanda yapılan boğa güreşi ve festivalleri insanların evlerinden izleyebilmesi. Meydanın ortasında Kral III. Philip'in heykeli bulunuyor.


Plaza de Cibeles'de bulunan Kibele Sarayı ve önündeki çeşme ve Kibele'nin adını alan bu meydan Kibele şehrin koruyucusu olsun diye yaptırılmıştır.

12. Gün



















Son durağımız Paris'te ise ilk olarak en bilinen yerlerden ikisine gittik. Louvre müzesi, fransız ihtilalinden sonra Fransa'da açılan ilk devlet müzesi. Saray olarak yapılan bu bina sonradan sarayın taşınmasıyla müzeye çevrilmiş ve ortadaki piramit eklenmiştir. Müzenin girişi buradandır. Cam ve metalden oluşmuş bir piramittir. Modernizm akımı olduğu barizdir.


Eyfel Kulesi ise çelik konstrüksiyonun ortaya çıkmasından sonra yapılmıştır. 20 yıl sonra yıkılması gerekirken sonradan karar değiştirilmiş ve günümüze kadar gelmiştir. 300 m yüksekliğinde, 4 ayaklı bir yapıdır. 200.000 metrekare alan kaplar.


Eyfel'in üzerinden Paris'e baktığımızda belirli bir plan üzerine oturtulmuş şehri görmek çok da zor olmaz.


13. Gün

Gittiğimiz askeriyenin yanındaki kilisede bulunan Napolyon'un mezarında ise görüldüğü gibi ortada bulunan büyük boşluk içinde bulunan bir anıt mezar ve çevresinde heykeller bulunur.
Pantheon, Paris'in koruyucusuna ithafen yapılmış olsa da Fransız Devrimi sonrasında fonksiyonunu kaybetmiş ve bir anıt mezar haline gelmiştir. En önemli bölümü 3 katlı kubbesidir fakat inşaat nedeniyle kubbenin olduğu kısımda
selfie dolu bir fotoğraf var ve bu da garip bir şekilde pantheonun en popüler kısımlarından biri haline gelmiştir. Kripta kısmında ise bir anıt mezar kısmı vardır. Burada Victor Hugo gibi önemli kişilerin anıt mezarı vardır.











14. gün

Zafer Takı, Paris'te 12 caddenin birleştiği yerde bulunur. Champs-Elysees caddesinin bitiminde yer alan tak, 50 m yüksekliğindedir. Yaklaşık 300 basamak ile üst kısmına çıkılabiliyor. Yapı, 1. Dünya Savaşı'na giden askerler için Napolyon'un isteği üzerine yapılmıştır. Fakat yapımı 30 yıl sürmüştür. Üzerinde Napolyon'un zaferleri betimlenmiştir.





Seine nehrinin kıyısında bulunan Notre Dame Katedrali, ilk gotik katedrallerden biridir ve yapımı 170 yıl sürmüştür. 9000 kişilik kapasitesi vardır. Yapıda oldukça uçan payanda görürüz. Heykeller ve işlemeli camlar natüralizm etkisiyle yapılmıştır. Victor Hugo'nun eseri sebebiyle popülarite kazandığı söylenebilir. Kilisenin içine girdiğimizde büyük vitraylar dikkatimizi çeker. Aynı zamanda iki kule arasında bulunan ve yalnızca kulelerden görülebilen canavar heykeli de oldukça ünlüdür.



15. gün
Sacré-Cœur Bazilikası Paris'in en yüksek noktasında bulunur. 19. yyda yapılmıştır. 4 adet kubbesi vardır ve orta kubbesi 83 metre yüksekliğindedir. Fransanın en büyük çanı burada bir kulenin içindedir. Bir savaş sonrası ölen askerlerin anısına yapılan kilisede Son Akşam Yemeği gibi önemli eserlerin resmedildiği heykeller bulunur.






Pompidou, Paris'te bulunan bir kültür merkezidir. Fotoğrafta da görüldüğü gibi servis elemanları olduğu gibi dışarı çıkarılmıştır. Saydam yüzeyler kullanılmıştır. Kısacası yapı hiçbir şeyini gizlemiyor. Modern yapı örneklerinden biri olup döneminde oldukça büyük bir etki yaratmıştır.